habercim19.com özgür haber özgür yorum
2024-05-21 15:21:32

frankfurt okulunda veli toplantısı

Hüdayi Nabit

21 Mayıs 2024, 15:21

“kötü kader diye bir şey yoktur; 21. yüzyıl vardır. ve bu yüzyıl yavrucuğum, bir kelebeği bile intihar ettirebilir.”

jose saramago…

büyük yazar; portekiz’in başkenti lizbon’un kuzeyinde küçük bir köy olan azinhaga’da -1922- dünyaya geliyor. 20. yüzyılın ilk çeyreğinin sonlarında… 18 haziran 2010 yılında, 88 yaşında, ispnaya’nın tias şehrinde vefat ediyor.

saramago yoksul, yoksun ve köylü bir ailenin evladı. lizbon'a taşınıyorlar. orada öğrenim görüyor. öğrenciliğinde, çalışmak zorunda kalıyor. ekonomik yoksunluk okulu bırakmasına sebep oluyor. makinistlik eğitimi alıyor. sonra teknik ressamlık, redaktörlük, editörlük, çevirmenlik yapıyor.

yazar; roman, deneme, oyun, şiir öykü alanında her gün biraz daha meşhur olan pek çok eser kaleme alıyor. 1969 yılında portekiz komünist partisine üye oluyor. ömrünün sonuna kadar da partiden ayrılmıyor. belli ki vefadan öte düşünsel bağlılığı var jose’nin.

***

adının ve soyadının şiirselleştiği nadir yazarlardan biri jose saramago (en şiirsel ad ve soyada sahip isimlerin başında gabriel garcia marquez gelir). yazarın ömrünün büyük bir bölümü 20. yüzyıla dahil. saramago, kötü kaderden daha fena bulduğu yüzyılda -21. yüzyıl-, yalnızca on yıl yaşadı. 88 yıllık ömrünün, 78 yılı 20. yüzyıla ait. 10 yıllık yaşamın koca bir yüzyılı anlamaya yetmeyecek kadar kısa olduğunu düşünebiliriz. 21. yüzyılın bütün seciyesini ortaya döken, ihtişamını alaşağı eden cümleyi kurdurtan bir neden olmalı saramago’ya. o nedenin, ne olduğuna dair net bir bilgi yok elimizde. eserlerinin hülasasından, konuşmalarından, verdiği röportajlardan elbet bir şeyler çıkarabiliriz. yahut cümlenin tamamen kurgu olduğuna, edebiyatın sırlı sözlerinden biri olduğuna da inandırabiliriz kendimizi.

kıymetli yazarın iki cihan harbine, çok sayıda lokal savaşlara, ülkelerin dağılmasına ve toplanmasına, açlığa, hastalığa, paranın tahakkümüne, küçüklü-büyüklü katliamlara, kötücül tasarımlara ev sahipliği yapan 20. yüzyılı değil de 21. yüzyılı ürpertici şekilde tanımlaması ilginç.

büyük yazarın bir kelebeği bile intihar ettirebilir dediği yüzyılın ilk çeyreği bitiyor. ve çeyrek asırda görüp geçirdiklerimiz, yaşadıklarımız ve yaşamadıklarımız, düşündüklerimiz ve düşünmediklerimiz içinde bulunduğumuz asrın kötü kaderden daha kötü olduğunu izaha yetti de arttı bile. bu yüzyılın başımıza sardığı fenalıkların kiri, öyle kolay temizleneceğe benzemiyor. hal ve gidişat, fenalıkların biteceğine dair bir emare taşımıyor. aksine insanın ümüğüne sarılan meselelerin çoğalacağına dair izlere şahit olmak zorunda kalıyoruz. hayat(ımız), habire boyumuzu aşan badirelerin etrafına çekiliyor. her olay, her durum ve her şart; ya yanında durmamız gerektiği yahut karşısında olmamız gerektiği şekilde tasarımlanıyor. hiçbir duruma ve hadiseye kayıtsız bırakılmıyoruz. boynumuzda soyut kendirlerle kamufle edilmiş soyut çelik urganlar var. irade ve tercihlerimizle gittiğimizi sandığımız bütün yollar, bir tasarım. simülakr... tasarımcılar, hayatın soyut – somut, iyi kötü, doğru yanlış, güzel çirkin, etik – etik dışı; her şeyini, bütünüyle siyasanın ele geçirmesine izin verdi. 21. yüzyıl (en azından ilk çeyreği), kelebeğin intihar etmeden önce intihara karar vermesini, etmesini ve ettikten sonra varlığının ortadan kalkmasını kolaylaştıran eşya ve akıl yürütmelerle tıkır tıkır ilerliyor.

***

21. yüzyılla ilgili bu âteşin sözün karşısına koyabileceğimiz taş gibi gelişmeler olduğu söylenebilir. veya bundan önceki yüzyılların daha fena olduğuna dair örnekler bir bir ortaya konulabilir. hatta postmodern savunma mekanizması haline gelen, zamanı - çağı suçlamak gibi görülebilir. nerede o eski günler nostaljisinin hegemonyasını kabul etmek olduğu da iddia edilebilir. ama mesele kronolojik bir kıyas değil. postmodern bir savunma değil. duygusal ve nostaljik bir anlam-bulma ve anlam-verme çabası hiç değil. biliyoruz ki; yaşamın vahşi olduğu bir evreden, çok daha vahşi olduğu bir evre muhakkak vardır. her durum ve şartın daha iyisi ve kötüsü olduğu gibi…

21. yüzyılı diğerlerinden olumlu – olumsuz, ayıran pek çok neden sayılabilir. ama en belirgin neden; her şeyin gözümüzün önünde cereyan etmesi… insan, hadiselerin - olguların yaşama müdahalesinin nasıl - ne kadar – ne şekilde olacağını hesaplayabilecek enformatik güce sahip artık. dolaysıyla kanıksata kanıksata gerçekleşiyor her şey. doğru olmayan her sözün, doğru olmayan her tutumun, doğru olmayan her davranışın, doğru olmayan her eylemsöylemin, süslenerek yaşama dahil edilmesi, tam da saramago’nun sözünü ettiği kıvam.

elbette insanın ve melekelerinin inkişafı devam ediyor/edecek. dolayısıyla insanlığın kaderine yazılan değişimin yansımaları hayatımızın her noktasına nüfuz ediyor/edecek. bu yalnızca insanın değil,

varlığın alıny(k)azısı. yaşam tahakküm, güçistenci, hırs ve hatta kötülük gibi iç-dışgüdü ve dürtülerle soluğan bir acıya dönüşmeye devam ediyor. büyük bir hızla. bakalım; 21. yüzyılın 2. çeyreği, insan(lığ)ın kendine ettiği fenalıklardan yıldığı-yorulduğu bir evre olabilecek mi?

değerli yazar jose saramago’ya ve büyük feylesof e.m.cioran’a rahmetle…

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.